İş Yerinde Sağlıklı Varoluşun Anahtarı; “Güven”
19/03/2024
Bu koskoca sınırsız evrenin bize sunduğu hayattan, aslında herkesin istediği bir tutam mutluluk…
Ortaya konan tezlerin & kavramların genişlediği, yeni bilginin katsayı niteliğinde arttığı, verimliliğe verilen önemin patladığı, bu hızına yetişilemeyen yüksek tempolu çağda; iş dünyası ağırlıklı olarak finansal başarıya odaklanmanın yanı sıra, son yıllarda çalışanların çalışma koşulları ve bağlılığı üzerine de odaklanmayı hızla önemsiyor.
Dolayısıyla bu odağı en iyi ifade eden; Well-Being (İyi/Sağlıklı Varoluş) kavramı, pek çok platformda konuşuluyor,çalışanların beklentileri çeşitleniyor, böylece tanımın altı da gün geçtikçe zenginleşiyor.
Well-Being = Sağlıklı Varoluş
Sağlıklı Varoluş, genel olarak iyilik hali anlamına geliyor ve bu anlamda bütünsel sağlığa odaklanıyor. Bazı yerlerde fiziksel sağlık, zihinsel, duygusal ve sosyal iyilik hali olarak da tanımlanıyor.
Örneğin Psikolog Carol Ryff, “Sağlıklı Varoluş” için 6 özelliği şöyle tanımlıyor:
- Kendini kabul etmek ve kendiyle barışık olmak
- Başkalarıyla olumlu ilişkilerde olmak
- Kendi karar verebilecek özerk düşüncede olmak ve öyle davranmak
- Zorluklarla başa çıkabilecek çevresel hakimiyet
- Yaşamında amaç ve anlam olması
- Hayattan öğrenme ve kendini geliştirmek
Tüm araştırmalarım sonucunda “Sağlıklı Varoluşu hayatına katmak için 10 öneri” listelemek istesek bu öncelikli maddeler şunlar olurdu;
“Sağlıklı Varoluşu Hayatına Katmak İçin 10 Öneri”
- Sosyal ilişkileri geliştirmek
- Kendi ideal seviyeni hayal etmek
- Pozitif bakış açısı ve tecrübelerle hayatına keyif katmak
- Yardımsever ol
- Kendi değerinin farkında olmak
- Hedef belirlemek
- Özgüven ve kişisel inanca sahip olmak
- Sahip olduklarına şükretmek
- Gönüllü olarak sosyal sorumlulukta bulun
- Kendin olmak, özgünlüğüne ulaşmak
Şüphesiz, bu başlıkların veya ilave edebileceğimiz başka başlıkların hepsi de çok değerli olurdu.
Peki bu duruma bireysel yerine kitlelerin düşünce yapısıyla bakarsak durum nasıl?
Bazı işyerlerinde çalışan sayısı on binleri aşan bir ekosistem mevcut ve bu kavramı başarıyla destekleyen işyerleri, çalışanlarına sadece fiziksel açıdan değil; güvenliğinden, ruh sağlığına, finansal yaşam kalitesinden, entelektüel sermayesine pek çok alanda yatırım yapmakta ve sağlıklı bir çalışma ortamı yaratmak için geliştirici aksiyonlar almakta.
Çünkü araştırmalar gösteriyor ki, bedenen ve ruhen sağlıklı olan çalışanlar, işyerine daha fazla ilgi ve bağlılık göstermekteler. Bugün gelinen noktada belki de pek çok boyuttan oluşan bir model zorunlu hale gelmiş olabilir.
Bu 8 boyutun her birinden tek tek ve detaylarıyla bahsedebiliriz. Hatta “Fiziksel Boyut” yani yediklerimizin ve içtiklerimizin bedensel sağlığımız üzerine etkileri, faydaları ve zararları hakkında yoğun olarak yazılar yazılıyor ve pek çok mecrada uzmanlarca konuşuluyor.
Peki ya tüm boyutlara bütünsel bakamıyorsak? Alınan aksiyonlar her 1-2 boyuta ve maalesef tek tek ve sınırlı olarak dokunabiliyorsa?
İşte benim dikkat çekmek istediğim ise tüm bu boyutlara etki edebilen, her birine kaldıraç etkisiyle dokunabilen, belki de en önemli unsurlardan biri olan; “GÜVEN”
Güven Geliştirilebilen Bir Yetkinlik
Genelde var veya yok diye adlandırdığımız, somut olmaktan ziyade daha çok soyut olarak düşündüğümüz; tam anlamakta ve tanımakta zorlandığımız “Güven” kavramı, acaba iş hayatlarımızda, özel hayatlarımızda ve sosyal hayatlarımızda en önemli kaldıraç etkisine sahip güçse ve biz onu göremiyorsak ve hatta ihmal ediyorsak?
Güven, bir kişi veya kurumun “Karakterinden” ve “Yetkinliğinden” doğan itimattır. Güvenin tersi veya zıttı “Şüphe”dir, yani kişiden veya ortamdan hissedilen tedirgin eden bir rahatsızlık hissi.
Güveni hep var gibi gördüğümüzden maalesef olmamasının etkilerini bazen unuturuz, hadi hatırlatalım…
Siz dün gece uykuya daldığınızda Dünya üzerinden “GÜVEN” kavramının yok edildiği bir dünyaya uyandığınızı bir düşünsenize;
Özel hayatınızda neler yaşardınız?
- Hep güvendiğiniz alarmınız çalacak mı? Çaldığı saat doğru mu?
- Yüzünüzü yıkamak için lavaboya gidin, sular akacak mı? Akan şey su mu?
- Asansöre binsenize, güvenebilecek misiniz?
- Arabanız orada mı? Veya frenleri tutacak mı?
İş hayatınızda neler yaşardınız?
- Bugün planladığınız o önemli toplantınıza söz veren tüm katılımcılar gelecek mi?
- Diğer ekip üyesi göndereceği raporu maili atacak mı? Rapordaki bilgiler güncel mi?
- Fabrikadaki veya işyerindeki tüm makineler ve bilgisayarınız çalışacak mı?
- Ya ay boyunca çalıştıktan sonra maaşınız aybaşında hesabınıza yatmazsa?
- Yılsonuna kadarki departman bütçeniz, bugün gelen bir haberle yarıya inerse?
Düşünmesi bile yıkıcı oldu değil mi…
Güvenin olmadığı bir işyerinde olabilecekleri düşünsek; ilişkiler gerilir, yaratıcılık azalır, iş birliği kültürü ortadan kalkar, zaman kayıpları artar, inovasyonlar desteği kaybeder, aşırı kontrol ve kural isteği ilerleyişi engeller, insanlar huzursuz olur ve ortamda suçlama ve suçlanma artar.
İşte tüm bu sebeplerle, özgüvenden, ilişkide güvenden veya bir markaya güvenden bahsedelim, hepsinin kalbinde olan ve yukarıdaki her başlığı aynen bir gel-gitteki su seviyesi gibi yükselten ve hepsine hayat veren “Su” kadar hayati bu kavram ise yine gizli kahramanımız; “Güven”
Son yıllarda iş hayatındakiler başta olmak üzere her kesimden insanda depresyon, kaygı ve stres seviyelerinin yüksek olduğunu ve insanların bu seviye ile artık başa çıkmakta zorlandığını gözlemliyoruz.
Her geçen gün daha fazla eşyaya, ekipmana, araca sahip olsak da, araştırmalar gösteriyor ki mutluluk seviyemiz artmıyor. Son 20-25 yılda çok daha konforlu bir yaşam yolculuğu sürmemize rağmen daha iyi hissetmiyoruz, hissedemiyoruz.
İşte belki de günlerimizi, aylarımızı, yıllarımızı ortaya koyduğumuz çalışma ortamlarında, bu birleştirici element olan “Güven” ve “Güven Ortamı” arıyoruz ve bulmakta zorlandıkça da hayatın ellerimizden akıp gittiği hissiyatıyla kendimizden ve “Sağlıklı Varoluş” tan uzaklaşıyoruz…
Siz ne dersiniz? Paylaşmak isterseniz sizlerin yorumlarını okumak isterim…
- Güvene sizin işyerinizde veya özel hayatınızda ne şekilde ihtiyacınız var?
- Güveni bilinçli şekilde arttırabilseniz Sağlıklı Varoluş için neler kazanabiliriz?
- Güvenin eksikliği sizin sağlıklı varoluşunuza nasıl olumsuz etkiler getiriyor?
Ersin Gürsel