Eylemsizlikten Doğan Güç

12/02/2025
Bu son zamanlarda kafamda yankılanan bazı sorulara birlikte cevap arayacağımız, biraz benim de duygu durumumu yansıtan bir yazı olsun istedim…
Bazen birlikte çıktığımız gelişim yolculuklarında değerli katılımcılarımdan, bazen de arkadaşlarımla sohbet ederken dile gelen bazı sorular beni düşündürüyor…
Birlikte soralım mı bu soruları kendimize?
- Sürekli değişim ve aslında belirsizlikle başa çıkmaya çalışmaktan kendime dönemediğim anları ne sıklıkta yaşıyorum?
- Herkese, her şeye yetişmeye çalışmaktan fiziksel ve zihinsel olarak ne kadar yoruldum?
- Hiçbir şey yapmak istemiyorum bazen ama bu da kendimi başarısız, etkisiz ve hatta tembel mi hissettiriyor?
Benim kendi adıma verdiğim cevaplar şöyle: Evet, çok fazla şey değişiyor, sadece kurumsal hayatta değil, etrafımda da… Beklediğim tepkiler gelmiyor, en sevdiklerim değişiyor, ben de değişiyorum… Koşuyorum ama yetişemiyorum, yoruldum ama duramıyorum .Durunca kendimi yeterince çabalamıyor gibi hissediyorum, bu kez daha da çok koşuyorum… Bunun üzerine beklemediğim durumlarla karşılaşınca, hayat bazen olabildiği kadar zor aktığında, hele ki insan olmanın doğası gereği hatalar yaptığımda iyice bir kabuğuma çekilesim geliyor… Yani eylemsizliğe evriliyorum…
Eylemsizlik kavramı negatif bir algı oluşturur çoğumuzun zihninde. Yani hiçbir şey yapmıyor olmadan durmak sanki hep bir şeyleri kaçırıyormuşuz gibi daha da koşma dürtüsü yaratıyor.
Einstein ise eylemsizliği şöyle tanımlar: Kendi haline bırakılan cisim, herhangi bir kuvvet etkisinde kalmadığı sürece durumunu korur. Yani hareket halinde ise hareketine, durağan halde ise durağanlığına devam eder.
Oysaki biz hareket halindeyiz hep, Einstein’ın tanımladığı gibi başka bir kuvvet etkisi olmasa da… Dolayısıyla belki de anlamını sorgulamadan harekete devam ediyoruz… Çünkü durursak kaçırırız, yetişemeyiz, eşlik edemeyiz, memnun edemeyiz… Bu da yukarıda cevabını kendimce verdiğim soruların zihnimizde yankılanmasına sebep olur… Bir tür kısır döngü…
Bu döngüyü kırabilmek için, bir anlığına, eylemsizliğin içimizdeki potansiyeli harekete geçirecek bir gücü olduğunu varsaymanızı istiyorum.
Şimdi gelin kendimize birkaç soru daha soralım;
- Günlük koşuşturmanın içerisinde ara sıra eylemsiz kalmanın zihnimizin dinlenmesi ve yenilenmesi için bir fırsat olduğunu düşünebilir miyiz?
- Hareketsizliğin daha derin düşünme ve yaratıcılığımızın ortaya çıkması için gerekli alanı sağlayabileceği ihtimaline odaklanabilir miyiz?
- Bazen bir adım geri çekilmenin ve durmanın o anki sorunlara farklı bir perspektiften bakmamızı sağlayabileceğini de dikkate alsak farklı çözümler bulabilir miyiz? Ya da çevremizdekilere kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir alan tanımanın olumlu katkısını görebilir miyiz?
- Belki de ara sıra eylemsiz kalmanın kendi hikayemizi yeniden yaratma konusunda bir fırsat olduğunu varsayabilir miyiz? Ya da aslında yarattığımız hikayeyi tekrar hatırlamanın?
Kendinize vereceğiniz cevapların size iyi geleceğini umuyorum, tabi ki her durumda olduğu gibi dengeyi gözetip eylemsizlik durumunu içimizdeki potansiyeli ateşleyecek seviyede kullanarak…
Eylemsizliğin gücünü keşfedeceğimiz günlerimiz olsun 🙂