Aynı Finans Dilini Konuşabilmek

25/07/2018

İş yaşamında karşımıza çıkan organizasyonel çeşitlilik, hem Türkiye’de hem de dünyada iş yapış şekilleri ve yönetim anlayışını büyük bir hızla değiştiriyor. Bu değişime ayak uydurabilmek ve rekabet içinde güvenli bir şekilde ilerleyebilmek için gereken yetkinlikler ve özellikler, hepimizi daha yaratıcı ve atik olmaya zorluyor.

Öte yandan, teknolojik gelişimin getirdiği iletişim yoğunluğu ve bilgiye kolay ulaşma imkanı bilginin sindirilmesi sürecini de uzatmış ve zorlaştırmış durumda. Bu durumu Thomas Friedman’ın “Thank You for Being Late” kitabında yer verdiği zaman içinde hızlanan teknolojik gelişme ile insanın adaptasyonundaki değişimi gösteren grafikte net bir şekilde görebilirsiniz. Grafikte görüleceği üzere gelişimin hızı adaptasyon hızının üzerine çıkmış durumda. Bu yüzden, yeni dünyaya adaptasyon sürecinde sahip olmaya çalıştığımız yetkinlikleri doğru tayin edip, tüm bilgi kirliliğinden arındırıp, bilgiyi en rafine şekilde özümsememiz ve yeni yetkinlikleri hayatımıza olabildiğince hızlı şekilde adapte etmemiz gerekiyor. Aksi takdirde ne şirketimiz ne bizler ileriki yıllarda iş dünyasındaki yerimizi koruyabilir durumda olacağız.

İş yaşamında sahip olmamız gereken özelliklerin sayısı ve çerçevesi oldukça geniş olmakla birlikte bunların en önemlilerinden biri şirketlerin sürdürülebilir büyümesini sağlamak için hayati öneme sahip finansal farkındalık ve aynı finans dilini konuşabilmek. Üniversite hayatımızda ve çalıştığımız şirketlerde, temel veya teknik düzeyde farklı farklı finans eğitimlerine tabi tutuluyoruz. Konunun kapsamının genişliği ve de dinamikliği genellikle öğrenmenin güçleşmesine veya bazı kademelerde hiç gerçekleşememesine neden oluyor. Kapsam genişliğinin yanı sıra bu durumun en önemli nedenlerinden biri de aynı finans dilini konuşabilmek için gerekli ve yeterli olan içeriğin çok üzerinde yoğunlukta bilginin çalışanlara sunulması; asıl odaklanılması gereken unsurların arada kaynaması, kaybolması. Oysa ki tam amaca yönelik kavramlar ekseninde bir içerik tasarımıyla tüm şirket çalışanlarının aynı finans dilini konuşması ve hatta CEO ile iletişim kurabilecek düzeyde kavramlara hakim olması mümkün. Bu sayede şirket büyümesi, karlılığı, borçluluğu gibi konularda aynı noktalara odaklanılması, aynı bakış açısıyla çıkarım yapılması, buna göre aksiyon alınması ve en nihayetinde değişimi yakalayacak hızda sürdürülebilir büyümeye ulaşılması olanaklı hale geliyor.

Franklin Covey olarak tam da bu bakış açısıyla hazırladığımız CEO’nuzun Bilmenizi İstedikleri – Ticari Zekayı Geliştirmek (Business Acumen) eğitimi, tüm şirket performansını, rakip şirket performanslarını, sektör performansını, nakit akışı – kar marjı – devir hızı – büyüme – müşteri olmak üzere 5 ana kavram çerçevesinde değerlendirmeyi öğretiyor; finansçı olmayanlar için finansal okuryazarlığı bu 5 en can alıcı noktasından yakalayarak tüm şirket çalışanlarının rafine bir bakış açısı kazanmasını sağlıyor. İşletme gurusu Ram Charan’ın “What the CEO Wants from You?” kitabından uyarlanarak hazırlanan eğitim sayesinde çalışanlar, şirketin büyümesine olan katkılarını gözle görüp, varlıklarının ve fonksiyonlarının şirket karlılığına etkisini kendileri analiz edebiliyor. Daha da ötesi, şirketin stratejik kararlarını veren CEO’nun dilinden çok daha iyi anlıyor; çalışmalarının katkısını CEO’ya daha net aktarabilme yetkinliğine ulaşıyor.

Bu kültürün, bu anlayışın, bu konuşma dilinin bir organizasyonun tüm unsurlarına sirayet ettiğini düşünün. Böyle bir yapıda hem şirketiniz hızla değişen ve teknolojik gelişme sayesinde dönüşen iş yapış şekillerine hızlıca adapte olmayı başaracak hem de bunun sonucunda başaracağınız sürdürülebilir büyüme performansı hem size hem şirketinize hiç tahmin etmediğimiz yeniliklerle karşılaşacağımız geleceğin dünyasında yer bulabilmeniz için zaman ve hareket kabiliyeti kazandıracaktır.