Bir Mola Vermeye Ne Dersin?

18/04/2024

Son zamanlardaki temponu bir gözünün önüne getirmeye ne dersin? Ne kadar çalışıyorsun? Ne kadar yoğun bir hayatın var? Peki aralarda her şeyi bırakıp kendine zaman ayırdığın zamanlar oluyor mu? Kendin için verdiğin molalar? Belki uzun bir dinlenme, bazen bir tatil, belki toplantılar arasına sıkıştırılmış bir kahve molası ya da kısa bir nefes arası belki de…

Ancak iş ve şehir hayatının günlük koşturmacası içinde genellikle zaman kavramını yitirip durmayı, kendimizi dinlemeyi, yani mola vermeyi unutuyoruz.  Oysaki verimli olmanın sırrı; sürekli çalışmak değil, aynı zamanda nasıl dinleneceğimizi ve iş yaşamının stresini nasıl azaltabileceğimizi bilmekten geçiyor.  

Sonuçta robot değiliz ve sürekli yoğun tempoda geçirilen bir hayat yorgunluk, tükenmişlik gibi sonuçlar getiriyor bize, bu nedenle mola vermenin, kendimize boş zaman tanımanın, dinlenmenin en önemli gereksinimlerimizden olduğunu tekrar hatırlatmakta fayda var.

Peki mola vermek konusunda sen nasılsın? Kendini nasıl görüyorsun?

Hazırsan beraberce bakalım:

Öncelikle mola vermek konusundaki yaklaşımını fark etmek önemli: Mola vermeyi, dinlenmeyi; tembellik, bencillik ve sorumluluktan kaçmak olarak görebiliyoruz bazen… Sanki boşa harcanan zaman..

Zaman o kadar kısıtlı ve değerli ki her dakikayı en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz, bir ana birden fazla şey sığdırmak için uğraşıyoruz, zihnimizi meşgul etmek için sürekli bir şeyler yapma peşindeyiz.. İlk adım; mola vermek ile ilgili olan bakış açını, inancını fark etmek… bu alanda yapılan bilimsel araştırmalar; mola vermenin yapılan iş ve mola veren kişi üzerinde olumlu etkisi olduğunu ispatlıyor, üretkenliği arttırıyor, yaratıcılığı geliştiriyor, odağı yenileyip hafızayı güçlendiriyor.

Diğer önemli bir nokta da çoğumuz “dinlendiğimizi” düşünsek de dinlenme yöntemlerimizde de fark etmeden hatalar yapabiliyoruz. “Kendine iyi bakma, iyi oluş hali” o kadar popüler oldu ki bazen dinlenme ve mola vermeyi dahi bir görev gibi görebiliyoruz, bunu da fark etmek önemli… Mola vermeyi görev şeklinde ele aldığımız bir zorunluluk olarak değil, bireysel olarak neye ihtiyacımız varsa, neler “gerçekten” bizi dinlendiriyorsa onları tercih ettiğimiz zamanlar olarak değerlendirebiliriz. Dolayısıyla gelsin bir sonraki soru: Nasıl bir molaya ihtiyacın var? Nasıl dinlenebilirsin?

Dinlenme yöntemlerini bilmek bu konuda yol gösterecektir bize:

1- Fiziksel Dinlenme: Dinlenme deyince ilk aklımıza gelen fiziksel dinlenme… Uyku fiziksel dinlenmenin temelini oluşturuyor, sağlıklı bir hayat için olmazsa olmazlardan uyku… Temel olarak fiziksel dinlenme iki bileşenden oluşuyor: Aktif ve pasif. Pasif bileşen, uyuma ve şekerleme yapmak gibi bedensel olarak pasif olduğumuz aktiviteleri içerirken yoga yapmak, esnemek, masaj uykunun dışında iyileştirici etkileri olan aktif fiziksel dinlenme örneklerinden.

Araştırmalar, uzun mesafe uçuş sırasında pilotların verdiği 26 dakikalık bir şekerleme molasının uçuş performansını yüzde 34 ve tetikte olma durumunu yüzde 54 arttırdığını gösteriyor. Gün içinde uygun uzunlukta verilen (maksimum 30 dakika) bir şekerleme molasının gücü ve performansa etkisi tartışılamaz boyutta olup şirketlerde her gün sayısı artan uyku odaları, kabinleri de bunu destekliyor.

2- Zihinsel Dinlenme: Gündelik hayatın koşturmacasında eksikliğini en fazla hissettiğimiz dinlenme türü diyebiliriz.  Zihni susturamadığımız, odaklanma problemi yaşadığımız ya da unutkanlık yaşadığımız zamanlar zihinsel dinlenmeye ihtiyacımız olduğunun en iyi göstergesi… Meditasyon yapmak, yazmak, fiziksel aktivitelere yoğunlaşmak, doğada vakit geçirmek, ekranlardan uzak durmak zihinsel dinlenme örneklerinden bazıları…

3- Sosyal dinlenme: Etrafımızdaki enerji veren insanlarla yaşadığımız dinlenmedir, birlikte vakit geçirmekten keyif aldığın insanlarla kaliteli zaman geçirmek ve toksik insanlarla iletişime ara vermek şeklinde düşünebiliriz. Kaliteli sosyal ortamlarda iyi vakit geçirerek gayet keyifli dinlenebilirsin.

4- Duyusal dinlenme: Gün içinde farkında olmadan bir sürü duygusal girdiye maruz kalıyoruz; korna sesleri, telefonlar, mavi ekranlar, mesaj ve eposta bildirimleri gibi… Aşırı duygusal girdi yüklemesi bedeni ve zihnimizi yoruyor, sonuç olarak da aşırı tepki verme, ya da huzursuzluk olabiliyor.  Gün bittiğinde tamamen kendinle baş başa kalacağın sessiz bir alan yaratarak ya da belki kısa bir inziva şeklinde dinlenmen mümkün.

5-Ruhsal Dinlenme: Herkesin ruhsal ihtiyaçları farklı olsa da ortak olan üç ihtiyaç vardır: Hayat amacı, aidiyet ve sevilmek; bir şeye ait olma ve katkıda bulunduğunu hissetme ihtiyacı diyebiliriz. Şükretmek, ibadet etmek, meditasyon, karşılıksız iyilik yapmak ruhsal dinlenme sağlar.

Özetle; kendimize bakmak, yenilenmek mola vermekten, dinlenmekten geçiyor, bir diğer deyişle baltayı bilemekten. Önce ihtiyacımızı fark edip bize uygun olan doğru dinlenme türüne odaklandığımızda daha etkili, verimli ve mutlu bir hayat için önemli bir adım atmış oluyoruz.

  • Duygularınıza izin verin: Duygularımızı hissetmeye izin verip onlara alan açmakla başlayabilirsiniz.
  • Sosyal bağlarınızı güçlendirin: Güvenebildiğiniz bir destek sisteminin olması kendinizi duygusal olarak çok daha güçlü hissetmenizi sağlıyor.
  • Bütüncül (Zihin,beden, kalp ve ruh) sağlığınızı etkileyecek uygulama ve kişisel bakım pratiklerine yer verin.
  • Olumlu tutum benimseyin: Hayata iyi tarafından bakmak zorlu zamanlarda devam etmemizi sağlayan önemli bir özelliktir. Burada Polyannacılık oynamaktan değil, gerçekçi bir dünya görüşü ile olumlu olana odaklanmaktan bahsediyorum.
  • Kendinize karşı nazik olun: Kendinize bakmak, öz-şefkat uygulamalarından faydalanmak duygusal dayanıklılık için paha biçilmezdir.
  • Şükredin: Sizi iyi hissettiren, olumlu bakış açınızı destekleyen her şeyi düşünün ve minnettarlığınızı hatırlayın.

Her birimiz için dayanıklılığımızı arttıran faktörler değişmekte olup kendimize uygun kaynakları belirleyerek duygusal dayanıklılığımıza yatırım yapmak yerinde olacaktır.

Peki şu anda mola verecek olsan, sen ne yapardın? Sence hangi dinlenme türü senin için en uygunu? Şimdiden keyifli bir mola dileğiyle…