İş Dünyasında Şefkatin Gücü

24/09/2025
İş yerinde şefkat olur mu?
İş dünyası ve şefkat kelimelerinin yan yana gelemeyeceği, şefkatin iş dünyasında gereksiz veya zayıflatıcı bir kavram olarak görülmesi yaygın bir düşüncedir. Ancak, hem profesyonel iş hayatımda hem de psikolog olarak danışanlarımın yaşadığı deneyimler bana şunu gösterdi: iş hayatı ve şefkat genellikle birbirinden ayrı düşünülse de aslında iş yerlerinde şefkat uygulamaları yapmak, daha sağlıklı, daha güvenli, daha adil, daha verimli iş yerleri yaratabilir. Doğru anlaşılıp uygulandığında iş dünyasında şefkatin etkisi çok derindir ve hem şirketler hem de toplum için büyük bir itici güç olabilir.
Şefkat aslında nedir?
Şefkat, çoğu zaman “yumuşak” ve yalnızca özel yaşamla ilişkilendirilen bir kavram olarak algılanır. Çoğu kültürde, şefkat denilince akla genellikle anne arketipi gelir. Bu figür, ağlayan bir çocuğu sakinleştiren, yatıştıran, sevgiyle “derdini” anlamaya çalışan ve o derdi çözmek için destek olan bir bakım verici olarak tasvir edilir. Anne, çocuğun seviyesine inerek onun duygularını paylaşır, sıkıntısını anlamaya çalışır ve onu rahatlatmak için harekete geçer.
Halbuki şefkat konusunda çalışan bir akademisyen olan Profesör Paul Gilbert der ki şefkat deyince aklınıza sadece anne arketipi gelmesin, başka bir arketip olan itfaiyeci de gelsin der.
İtfaiyeci figürü, şefkatin daha aktif ve cesur bir yönünü temsil eder. Yangın gibi tehlikeli bir durumla karşı karşıya kalan bir itfaiyeci cesaretle tehlikeye doğru ilerler,bilimsel ve teknik yöntemlerle soruna müdahale eder, zor durumlarda doğru kararlar almak için bilgelik ve stratejik düşünce kullanır.
Burada ilginç olan şudur ki her iki arketip de yani yumuşak addedilen anne de, cesur addedilen itfaiyeci de şefkatin şu adımlarını uygulamıştır. Her iki durumda da:
- Acıya duyarlılık vardır, umursama vardır
- Ortadaki acının sebeplerini anlamak için isteklilik vardır
- Acıyla kalabilme, zor durumları ele alabilme becerisi ön plandadır,
- Son olarak, doğru ve etkili bir eylem planı devreye girer, iyileştirici eylem vardır.
İki arketip de acı çeken bir canlıya / sıkıntıda olan bir duruma aynı şeyi yapar. Anne, ağlayan bir çocuğun seviyesine inerek onun derdini anlamaya ve sakinleştirmeye çalışır. İtfaiyeci, yanan bir binada yangını söndürmek ve daha fazla zararı önlemek için harekete geçer. Zaten şefkat da budur, şefkat acıyı fark etmek, bu acıyı duyarlılıkla umursamak, sebeplerini anlamak ve ardından acıyı dindirmek için gerekli eyleme geçmektir.
Bazen bir çocuğun ağlamasıyla kalmak, bazen de bir yangının içinde doğru tekniklerle müdahale etmek zorlayıcı olabilir. Ancak her iki durumda da şefkat, hem duygusal hem de mantıksal bir yaklaşımla, acıyı azaltmaya ve çözüm üretmeye odaklanır.
Şefkatli Liderlik Nedir?
İş dünyası, rekabet, yüksek hedefler, yoğun tempo ve sürekli değişen dinamiklerle şekillenir. Bu zorlu ortam, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel olarak da yorucudur. Paul Gilbert’ın itfaiyeci metaforunu iş yerlerine uyarlarsak, iş dünyası adeta sürekli irili ufaklı yangınların çıktığı bir alan gibidir. Krizler, acil çözüm gerektiren sorunlar ve ilişkilerde denge kurma zorunluluğu, hem çalışanlar hem de yöneticiler için büyük bir yük oluşturabilir.
Paul Gilbert’ın itfaiyeci metaforu gibi, iş yerinde şefkat, duygusal zeka ve stratejik düşünceyi birleştirir. İş dünyasının “yangınları” karşısında yalnızca insanlara destek sunmakla kalmaz, aynı zamanda etkili çözümler geliştirmeyi mümkün kılar.Bu noktada ben şefkatli liderliği çok anlamlı buluyorum.
Şefkatli liderlik, yalnızca sonuçlara odaklanan bir yönetim anlayışı değildir. İnsanların zorluklarını fark etmek, onlara destek olmak ve ihtiyaç duydukları yardımı sağlamak için bilinçli bir çaba içerir. Bir şefkatli lider, çalışanlarının, iş ortaklarının, müşterilerinin ve hatta içinde bulunduğu toplumun, ekosistemin ihtiyaçlarını anlamakla kalmaz, aynı zamanda onların başarısı ve refahı için gereken aksiyonları alır, kısa ve uzun vade ihtiyaçlara bilgelikle ve dengeyle yaklaşır.
Top of Form
Bottom of Form
Sonuç: Şefkat İnsancıl Bir Yaklaşım, Stratejik Bir Güçtür
Çalışma hayatımız heyecan verici, ilham verici olabilir ve hayatımıza anlam katabilir. Ancak ne yazık ki, iş hayatı aynı zamanda stresin ve mutsuzluğun bir kaynağı da olabilir. Son 10 yılda yapılan birçok araştırma, şefkatin – liderlik ve işyeri eğitimleri aracılığıyla – yalnızca stresi, ruh sağlığı sorunlarını ve mutsuzluğu azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda insanların işlerine daha fazla bağlılık duymalarına ve genel olarak daha yüksek bir yaşam kalitesine sahip olmalarına yol açtığını göstermiştir.
18 yaş ile emeklilik arasında, hayatımızın yaklaşık %35’ini işte geçirdiğimiz tahmin edilmektedir. Şanslı olanlarımız, bu sürenin büyük bir kısmını bizi saygıyla karşılayan, nazik davranan ve destekleyici bir şekilde davranan bir organizasyonda ve iş arkadaşlarıyla geçirir. Ne yazık ki, bu durum herkes için geçerli değil. Birçok araştırma, iş yerlerinin duygusal ve fiziksel sağlık sorunlarının kaynağı olabileceğini ortaya koymaktadır.
Şefkatli liderlik, sadece insancıl bir yaklaşım değil, aynı zamanda stratejik bir yönetim tarzıdır. Paul Gilbert’ın metaforunda olduğu gibi, şefkatli lider, hem insan odaklı hem de sonuç odaklı bir denge kurar. Bu yaklaşım, iş yerlerinde güven, dayanıklılık ve uzun vadeli başarı yaratmanın anahtarıdır. Unutmayın, şefkatli bir lider, sadece krizleri yönetmekle kalmaz, aynı zamanda insanların potansiyelini ortaya çıkararak daha güçlü bir ekip ve daha sürdürülebilir bir organizasyon inşa eder.

Kıvılcım Kıran
Kıvılcım Kıran’ı en yeni içerikleriyle Substack-Mutedil Dalgalı’da ve “İçerde İnşaat Var” adlı Podcast’inde bulabilirsiniz.
Takip etmeyi unutmayın!