‘Katkım Ne Olmalı’ – Peter Drucker’ın Kendini Yönetmek Kitabından
12/09/2019
Tarih boyunca insanların büyük çoğunluğu, hiç bir zaman “Ne katkıda bulunmalıyım?” sorusunu sormak zorunda kalmamıştır. Ne katkı sunacakları onlara söylenmiştir ve görevleri, işin kendisi tarafından – köylü veya zanaatkarda olduğu gibi – ya da efendiler tarafından – hizmetçi veya uşaklarda olduğu gibi – belirlenmiştir. Ve çok yakın zamana kadar, çoğu insanın kendisine söyleneni yapan, emir altındaki insanlar olduğu mutlak doğru kabul edilmiştir. 1950 – 1960’larda bile, yeni bilgi işçileri (örgüt adamı diye bilinenler) kariyerlerini planlamak için şirketlerinin personel bölümlerine bel bağlamışlardır.
1960’ların sonlarında ise, artık hiç kimse ne yapacağının kendisine söylenmesini istemiyordu. Genç erkek ve kadınlar, “Ben ne yapmak istiyorum?” sorusunu sormaya başladılar. Ve duydukları, katkı yapmanın yolunun “istedikleri şeyi yapmaları” olduğuydu. Ancak bu çözüm, örgüt adamınınki kadar yanlıştı. Kişinin istediği şeyi yapmasının katkı sunmaya, kendini tatmin etmeye ve başarıya yol açacağına inanan insanların çok azı bu üçünden herhangi birisini elde etti.
Ama artık, size söyleneni ya da yapmakla görevlendirdiğiniz şeyi yapmak demek olan, eski yanıta dönüş yoktur. Özellikle bilgi işçileri, daha önce sorulmamış olan bir soruyu sormak zorundalar: Katkım ne olmalıdır? Buna yanıt vermek için, üç farklı öğeye yönelmelidirler:
*Durum neyi gerektiriyor?
*Güçlerim, işleri yerine getirme yöntemim ve değerlerime dayanarak, yapılması gereken neyse ona en büyük katkıyı nasıl sağlayabilirim?
*Ve son olarak, bir fark yaratmak için hangi sonuçlar elde edilmelidir?
Vaka İncelemesi:
Yeni atanmış bir hastane müdürünün tecrübesini ele alalım. Hastane büyük ve prestijliydi; ama 30 yıldır yaptığı isimle ayakta duruyordu. Yeni müdür, katkısının iki yıl içinde önemli bir alanda bir mükemmellik ölçüsü oluşturmak olması gerektiğine karar verdi. Büyük, fazlaca göz önünde ve oldukça harap durumdaki acil servise odaklanmayı tercih etti. Acil servise gelen her hastaya, yetkin bir hemşire tarafından 60 saniye içerisinde bakılması gerektiğine karar verdi. 12 ay içerisinde, hastaneler içerisinde örnek hale geldi ve sonraki iki yıl içerisinde hastane bütünüyle dönüşüm geçirdi.
Bu örneğin ortaya koyduğu gibi, çok ileriyi görmek nadiren mümkündür – veya daha doğrusu, verimlidir. Bir plan genelde 18 aydan daha uzun bir dönemi kapsayamaz ama yine de açık ve özgül olabilir. Bu nedenle, çoğu durumda soru “Önümüzdeki bir buçuk yıl içerisinde fark yaratacak sonuçları nerede ve nasıl elde edebilirim?” olmalıdır. Yanıt, birkaç şeyi hesaba katmalıdır. Öncelikle, sonuçların elde edilmesi zor olmalıdır. Ama sonuçlar aynı zamanda ulaşılabilir olmalıdır. Elde edilemeyecek – ya da yalnızca çok da mümkün olmayan koşullar altında elde edilebilecek – sonuçlara niyetlenmek, iddialı olmak değil, budala olmaktır.
İkincisi, sonuçlar anlamlı olmalıdır. Bir fark yaratmalıdır. Son olarak, sonuçlar görünür olmalıdır, eğer mümkünse, ölçülebilir de olmalıdır. Bundan bi hareket tarzı çıkacaktır: ne yapılacağı, nereden ve nasıl başlanacağı ve ne tür hedefler ve zaman sınırlarının konulacağına dair bir hareket tarzı.
Kaynak: Drucker, P. (2015, Ocak) “Kendini Yönetmek” HBR En İyiler